İstanbul
DOLAR18.6215
EURO19.4637
ALTIN1050.2
Dr. Bahadır Bumin ÖZARSLAN

Dr. Bahadır Bumin ÖZARSLAN

Mail: [email protected]

Suriye Harekatları ve Hukuki Temeli Yazı Dizisi (1. Bölüm)

Suriye Harekatları ve Hukuki Temeli Yazı Dizisi (1. Bölüm)

ÖZ

Arap Baharı sürecinde sorunlu ve önemli bölgelerden biri de Suriye’dir. Çok aktörlü bir yapıya sahip olan Suriye sorununda, pek çok mesele tartışılmaktadır. Bunlardan biri de güvenlik sorunudur. Özellikle Suriye’ye komşu devletler bakımından güvenlik sorunu, oldukça önem taşımaktadır. Komşu bir devlet olması ve 40 yılı aşan bir süreden beri mücadele ettiği terörizm sebebiyle Türkiye, ciddi güvenlik sorunları olan bir devlettir. Bu sebeple Türkiye, Suriye’deki otorite boşluğundan dolayı askerî harekâtlar düzenlemiştir. Türkiye’nin düzenlediği askerî harekâtların hukukî temeline dair yapılan resmî açıklamalar ve konuyla ilgili yapılan tartışmalar, genellikle Birleşmiş Milletler Şartı’nın 51. maddesinde düzenlenmiş olan meşru müdafaa hakkını esas almaktadır. Bununla birlikte konuya, ülke bütünlüğü ilkesi ve Türkiye ile Suriye arasında yapılmış ikili antlaşmalar çerçevesinde bir hukukî temel getirmek daha uygundur. Bu çalışmada askerî harekâtların hukukî temeli, ülke bütünlüğü ilkesi ve ikili antlaşmalar bağlamında değerlendirilecektir.

GİRİŞ

Bilindiği üzere, Arap Baharı adı verilen ve Kuzey Afrika’da başlayıp hızlıca Arap Dünyası’na yayılan halk hareketleri, uzunca bir süredir uluslararası toplumun gündeminde önemli bir yer tutmaktadır. Çok boyutlu ve çok değişkenli muhtelif sorunlar doğuran Arap Baharı süreci, komşumuz Suriye’yi de etkilemiş ve Mart 2011’den itibaren Suriye’de de halk hareketleri görülmeye başlanmıştır. Suriye’ye sıçrayan Arap Baharı süreci, kısa sürede bir iç savaşa dönüşmüştür. Olayların başlamasıyla birlikte bölgede yer alan devletler dışında, pek çok önemli devlet de doğrudan veya dolaylı olarak Suriye sorununa müdahil olmuştur. Bu müdahaleler ve Suriye’nin kendi iç sorunları, ortaya pek çok mesele çıkarmıştır ki bunlardan biri de güvenlik sorunudur. Bu sorun, hem Suriye düzeyinde hem Suriye’den kaynaklı olarak komşu coğrafyada hem de giderek genişleyen bir boyutta uluslararası bir sorun teşkil etmiştir. Suriye’deki halk hareketlerinin iç savaşa dönüşmesi, öncelikle Suriye ile komşu olan devletler bakımından bir güvenlik sorunu yaratmıştır. Bunların başında Türkiye gelmektedir. Zira Türkiye 40 yılı aşkın bir süredir, ülke bütünlüğüne yönelmiş terörizmle3 aralıksız olarak mücadele eden bir devlettir.

Suriye’de olayların çatışmaya dönüşmesi ve ortaya çıkan otorite boşluğu, Türkiye’ye yönelik terörizm niteliğindeki saldırıları arttırmıştır. Türkiye de doğal olarak bu saldırılara karşılık vermiş ve gerek sınırlarının içinde gerekse Suriye’de askerî harekâtlar düzenlemiştir. Türkiye’nin Suriye’nin yönelik olarak düzenlediği askerî operasyonlarda, kamuoyunda genel olarak Birleşmiş Milletler (BM) Şartı’nın 51. maddesine ve BM Güvenlik Konseyi’nin bazı kararlarına atıf yapılmaktadır. Nitekim resmî açıklamalarda da temel dayanak olarak, 51. maddedeki meşru müdafaa hakkı ve bahsi geçen kararlar gösterilmektedir. Bahsi geçen kaynaklarda ayrıca, “uluslararası hukuktan kaynaklanan haklar” şeklinde bir gerekçeye de yer verilmekte ancak buna ilişkin somut bir dayanaktan bahsedilmemektedir.

Ayrıca Türkiye ile Suriye arasında daha önce yapılmış olan ve terörizmle mücadeleye yönelik ikili antlaşmalara ise hemen hemen hiç değinilmemekte ya da bunlar sadece ismen zikredilmektedir. Bu çalışmada, Türkiye’nin Suriye’ye yönelik askerî harekâtlarının hukukî temeli, yukarıda işaret edilen eksik hususlar çerçevesinde ele alınacaktır. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için öncelikle Arap Baharı süreci ve olayların Suriye’ye sıçraması üzerinde kısaca durulacaktır. Ardından konunun hukukî temeli olarak düşünülen ve BM Şartı’nın 2. maddesinde düzenlenen “ülke bütünlüğü” ilkesi ele alınacaktır. Genel bir dayanak olan bu ilkenin yanında, Türkiye ile Suriye arasında kabul edilmiş bazı önemli ikili antlaşmaların ilgili hükümleri de incelenecektir. Son olarak, çizilen çerçeve içerisinde genel bir değerlendirme yapılacaktır.

Kaynak: Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi / Haziran 2020

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar